31 Mayıs 2014 Cumartesi

Dinlemek


Kime sorsam karşısındaki kişiyi her zaman dinlediğini söyler. Aksini söyleyeni hiç duymadım gerçekten. Çevremdekilere bakıyorum, tv'deki tartışma, spor, gündüz programlarına bakıyorum...Devlet büyüklerinin konuşmalarını bu konuda hiç gündeme getirmek istemiyorum. İnanın çok güzel dinlememe örnekleri görüyorum. Bence büyükten küçüğe millet olarak birbirimizi kesinlikle dinlemiyoruz. Çok net. Dinleyemiyoruz. Buna sabrımız yok ki dinleyelim. Sadece kendimizi ifade etme isteğimiz ve özgürlüğümüz var. Karşımızdakinin bu özgürlükleri kullanmasına sıra geldiğinde ise, buna izin vermiyoruz, veremiyoruz...

Dinlemek sadece dinlemek değildir aslında; bakın bakalım Çince'de dinlemek nasıl yazılıyor:

Çince dinlemek; kulaklar, gözler, bölünmemiş dikkat ve bence en önemlisi kalp ile birlikte yazılmıştır. Sizce bu bir tesadüf olabilir mi? Duymadan dinlemiş olabilir miyiz? Dikkatimizi dağıtmadan bize aktarılanları net anlamış olabilir miyiz? Gözler, bakışlar, gözlem olmadan dinleme tam gerçekleşmiş olur mu? Peki ya kalp? Karşımızda konuşanı kalpten dinlemeden, bize aktarılanlara dinlemiş olabilir miyiz? Mümkün değil. Kulak, göz, dikkat, kalp dinlemenin birer parçasıdır ve olmazsa olmazıdır. Ne demiş Johann Wolfgang Von Goethe: "Konuşmak bir ihtiyaç ise, dinlemek bir sanattır."Ya da bir kızılderili atasözü der ki:"Dur, dinle. Hep konuşursan hiç bir şey duyamazsın."

Ulu Önder Atatürk'ün aşağıda bir köylü ile çekilmiş olan fotoğrafı, dinleme adına çekilmiş
derslik bir karedir:




Neden iki kulağımız varken tek dilimiz olduğunu bilmem anlatabildin mi?